Bir Dilim Günlük Ben

  Bu hafta hem biraz dolu, hem de karmaşık, tatlı geçti. Bütün duygular bir arada😊Yorgun ve üzücü an'ları geçelim. Tatlı an'lardan söz edelim.

 Çarşamba günü Düş Tasarımcısı Sevil ile buluştuk. Bahçelievler 7.Cadde'ye gitmeye karar vermiştik.  İnstagramda önüme çıkan reklamlardan bir cafe bulmuştum, oraya gideriz diye planlamıştık telefonda konuşurken. Aslında Cadı'nın Evi de çok güzel, oraya da daha önce gitmiştim. Sadece tatlı var diye vazgeçtik. Gittiğimiz cafe menüsü çok farklı olmadı gerçi🙃Ara sokaklardan dolaşırken başka bir cafeye de gidebiliriz düşüncesiyle yürürken etrafa da bakıyoruz, sohbet ediyoruz.  Bir cafe dikkatimizi çekti. Cadılar bayramı konseptiyle süslenmişti ve daha cafeden içeri girmeden bayıldık. Cadıları sevdiğimiz için aşırı hoşumuza gitti. İçeri girerken de ''ne kadar güzelmiş, bayıldım, çok tatlı...'' diye ikimiz de konuşuyoruz. Sabahın erken saatleri olduğu için kimse yoktu. Sanki bize özelmiş gibi oldu, bu da ayrıca hoşumuza gitti. Çantalarımızı masaya koyduk. Fotoğraf çekmeye başladık. Fotoğrafların çoğu Sevil'e ait.

  

Bahçe tarafı da var, aslında orada oturacaktık ama o gün hava yağmurlu ve biraz soğuktu. Tabii biz ne yaptık? Bahçe tarafına en yakın masaya oturduk😀 Siparişlerimizi aldık. Evden kahvaltı etmeden çıktığım için biraz ne içsem diye kendimi zorladım. Kahve pek sevmiyorum. Kış çayı ve kahve aldık. Kış çayının kimin olduğunu tahmin edersiniz. Birlikte yemek için küçük tatlı bir pasta aldık. Güzel, keyifli sohbet ettik, zaman geçirdik. Hediyelerin için çok teşekkür ederim canım,bayıldımmm😍 Bahçe tarafında birkaç kedi gördük arada gelip giden. Bir tanesi içeri yanımıza geldi. Sevdik bayağı, sandalyelerimizin altında dolaştı, bir ara patileriyle yükselip biraz üstüme çıkmış ve tırnaklarıyla canımı acıtmış olabilir tabii😀 Çok sevdiğim için hiç şikayetim yok. Sonra yanımızdaki sandalyeye çıktı ve masaya yükseldi. Pastayı patisiyle almaya çalıştı, yemek istedi. Benim yanımda aksi gibi mama yoktu, cafeye de sorduk mama gibi bir şey var mı diye. Yokmuş maalesef. Pastayı yedi. Aslında zararlı ama çok açtı, önünden almak istemedik. Biraz etrafa da döktü😀🐈 Aşırı tatlıydı.

Cafenin alt katı da var, orası daha da sessiz. Kesinlikle tekrar gitmek istiyoruz. Cadılar Bayramı konsepti değişmese keşke dedik, yılbaşı geliyor diye ona uygun konsept yapılabilir dedi çalışan arkadaş. Kendisi de çok güler yüzlüydü, sipariş verirken de küçük bir sohbet ettik. Giderken ''nasıl buldunuz, beğendiniz mi?'' dedi. Çok sevdiğimizi ve tekrar geleceğimizi söyledik. Kesinlikle tekrar gitmek istiyorum. Bu arada hafta sonları kalabalık olduğu için rezervasyon yaptıranlar da oluyormuş.

 

Biz konsepte bayıldık, Harry Potter kitapları, aşağı katta manga kitapları, küçük oyuncaklar, balkabağı dekorları, cadılar,süpürgeler... Tam bizlikti. Ankara'da olup gitmek isteyenler için cafe adı: Miniera Coffee😄 

 Perşembe günü Narda ile buluştuk. Tunalı, Kuğulu Park taraflarına gittik.Daha önce gittiğimizde Kızılay'dan yürümüştük, bu sefer öyle yapmadık. Otobüsle mesafe daha kısa, sadece iki durak. Sevil bana orda sahafların olduğunu söylemişti. Ben bilmiyordum. Kuğulu Pasajının içinde alt katta güzel bir sahaf var. Kitapların arasında kendimizi kaybettik. Çok eski kitaplar var, yeni basımlar da var. Özellikle Marvel kitapları fazlaydı, çok severim filmlerini de kitaplarını da. Posterler de fazlaydı. Fiyatlarını sormadım. Kitap aldık. Atlıkarınca isminde bir kitap aldım. Daha önceden bilmiyordum, isminden ve kapağındaki balerinden dolayı dikkatimi çekti. Okuyunca paylaşırım. Bu ara dört kitap okuyorum😄

Blog arkadaşlıklarını seviyorum. Sevil ve Narda bloğun bana kattığı güzel arkadaşlıklardan,  Sinan, Simya, Melopeonia... 😊

   Kuğulu parkın yanındaki çocuk parkında da çok tatlı bir kedi oturuyordu, onu da sevdim. Uslu bir kediydi, hiç pati atmadı. Hatta bir ara sevmemden sıkılmış olabilir, başını çevirdi😄🐈

   Bugün podcastimin 1. yılı🎉🎈 İyi ki cesaret edip başlamışım. Podcast yayını yapmayı seviyorum. Bu sabah yeni yayınımı paylaştım. Podcasti de çok  seviyorum, içimden geldiği gibi konuşuyorum😄

  Podcast yayınımın sonunda hava yağmurlu olduğu için iki film önermiştim, buraya da yazayım😊 Me Before You (Senden Önce Ben) en sevdiğim filmdir. Biraz hüzünlü bir film, izlerseniz üzülebilirsiniz. Diğer film About Time (Zamanda Aşk) aşırı tatlı, benim de çok sevdiğim bir filmdir. Bir arkadaşım çok sever, bu filmde aklıma o gelir hep😊 About Time tatlı hisler bırakan mutlu bir film. Şimdi diyeceksiniz ki;  ''Diğer film hüzünlüyse niye öneriyorsun?''  Ben işte😄 Çok sevdiğim için önerdim ama siz mutlu olan filmi izleyin😄 Bir de dizi önereyim, bunu Podcastte söylemedim😄 Fallen mükemmel, seyir zevki yüksek tat bırakanlardan, 2. sezonunu heyecanla bekliyorum. Beni aşırı etkiledi, çocuk ve kız da çok tatlıydı bence😍  Kitap önerisi  de  yapayım;  Pasaklı Tanrıça, romantik, kafa dağıtıcı sevdiğim kitaplardandır. Dişli Kızlar kitabını da çok severim, filmini de tavsiye ederim😊

  Bu yazı biraz ben, biraz sohbet, biraz gezi, biraz podcast, biraz kedi mırlaması içeriyor😍😄

   Günlerden bugün🎈🍒